Otelde alacağımız kahvaltı sonrası Türkiye’nin tek fiyordu olan, yeşili mavisi ile tertemiz havası ve doğal manzarasıyla Hamsilos Fiyorduna gidiyoruz. Hamsilos mevki, İskandinavya'daki fiyortlara benzerliğinden yola çıkılarak birçok yayında fiyort olduğu belirtilen bir doğal liman olan Hamsilos Limanı ve yakın çevresini kapsamaktadır. Hamsilos; görünüş itibariyle bir fiyort'a benzemekle birlikte, aslında Deveci Deresi Vadisi'nin daha derin kazılmış bölümlerinin denizin yükselmesi sonucunda boğularak limana dönüşmesiyle oluşmuş bir yer şeklidir. Hamsilos Fiyordu olarak anılan bu oluşum, bizlere deniz, koy ve yeşilin bir arada yer aldığı eşsiz ve doyumsuz bir görsel peyzaj zenginliği sunmaktadır. Ardından Sinop merkeze geçiyoruz ve vereceğimiz öğle yemeği molası sonrası, Sinop deyince akla ilk gelen sürgünleri, kaçışın imkansızlığı ve orada tutulmuş ünlü kişileri ile bilinen Sinop Cezaevi ziyaretimizi yapıyoruz. Tarihî Sinop Kapalı Cezaevi, bir dönem "Anadolu'nun Alkatrazı" tabiri ile de tanınan ve 1999 yılında kapatılarak müzeye çevrilen cezaevidir. Tarihi eskilere dayanan yapı, şiirlere, şarkılara konu olmuştur. Üç yanı deniz olan ve tarihi kale duvarlarının içerisinde yer alan cezaevine ev sahipliği yapan kale, yaklaşık 4000 yıl önce bölgenin hakimi Gaskalılar tarafından yapılmıştır. Grek, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar kendi dönemlerinde kaleyi korumuş ve güçlendirmişlerdir. Kalenin cezaevi olarak kullanımına ait en eski belgeler ise 1568 yılına dayanmaktadır. Evliya Çelebi, seyahatnamesinde bu zindandan şöyle bahsetmiştir; "Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından on adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar." İç kalenin resmi olarak zindana dönüşmesi ise 1887 yılında olmuştur. O dönem Sinop Mutasarrıfı Veysel Paşa yeni binalarla birlikte bir de hamam eklemiştir. 1939 yılında da çocuk hapishanesi olarak kullanılmak üzere bir bina daha yapılmıştır. Cezaevi ziyaretimizin ardından Erfelek Barajı’nın yol yapımı sırasında tesadüfen keşfedilen, yemyeşil ağaçlar arasında irili ufaklı 28 takım şelaleden oluşan Erfelek Tatlıca Şelalelerini ziyaret ediyoruz ve akşam yemeği ve konaklama için Kastamonu’daki otelimize geçiyoruz.
Sabah Kahvaltısı: Otelde
Öğle Yemeği: Extra
Akşam Yemeği: Otelde
Konaklanacak Otel: LİDYA OTEL http://www.lidyaotel.com/